Dünyada büyüme ile birlikte nüfus artışı sürdükçe, enerji ve madene olan talep artmaktadır. Toplam iktisadi büyüme için en önemli üretim girdisi olan enerji ve maden sektörü, stratejik öncelikler arasında lider olmaya devam etmektedir. Enerji ve maden maliyetlerindeki değişikliklerin, özellikle petrol ithal eden gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.
Küresel enerji talebinde bir talep kayışı yaşanmakta olup gelişmekte olan ülkeler dünya enerji tüketiminde pazar payını artırmaktadır. 1990 yılında, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne üye ülkeler (OECD) enerji talebinin yaklaşık üçte ikisini oluştururken gelişmekte olan ülkeler üçte birinden de azını oluşturuyordu. Tahminlere göre, bu dağılım 2040 yılına kadar neredeyse tamamen tersine dönecek ve OECD üyesi olmayanlar talebin üçte ikisini oluşturacaktır.
Enerji talebindeki artışın çoğu, refahın artması, yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve kişi başına artan enerji tüketimini desteklediği gelişmekte olan Asya ülkelerinde (Hindistan, Çin ve Diğer Asya) yoğunlaşmaktadır.
Enerji sektörü, birden fazla sektörle yakın ilişkisi nedeniyle Türkiye’de lokomotif sektör olarak kabul edilmektedir. Döviz kurlarındaki oynaklıklar, artan maliyet baskısı ve yükselen enflasyon Türkiye enerji sektörü üzerinde son yıllarda en büyük etkiye sahiptir. Türkiye’nin son iki yılda enerji sektörü gündemindeki en önemli konuların başında maliyetler ve fiyatlar gelmektedir.
Enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında güçlü bir ilişki vardır ve Türkiye’nin enerji tüketimi, büyüyen ekonomiye paralel olarak gelişme göstermektedir. Enerji üretiminde kullanılan kaynaklar ve bu kaynakların temini konusunda uluslararası ilişkiler, üretim ve dağıtım sistemlerine yönelik teknolojilerdeki hızlı gelişmeler, enerji tüketiminin olumsuz çevresel etkileri, artan maliyetler 2020-21 yıllarında enerji gündeminin öne çıkan başlıkları olmaya devam edecektir.
- Dünya
- Bor Rezervi (%74)
Dünya üzerinde ticareti yapılan 90 maden çeşidinden 77’si Türkiye’de bulunurken, 2016 yılsonu itibariyle madencilik sektörünün GSYİH’deki payının %1,1 olduğu değerlendirildiğinde sektörün potansiyelini yeterince ortaya çıkaramadığı görülmektedir. Dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeriyle 28.sırada yer alan Türkiye, maden çeşitliliği açısından ise 10. sırada bulunmakta ve dünyadaki toplam bor rezervinin %74’ü Türkiye’de yer almaktadır.